Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Ahmet KOCABAŞ

Ahmet KOCABAŞ


SIRAT KÖPRÜSÜ

01 Nisan 2017 - 16:36

          Allah ve ahiret inancı başta olmak üzere İslam itikadı temelde gayb inancına dayanmakta ve mutlak gaybı da ancak Allah bilmektedir. Allah’ın peygamber seçtiği kişilere indirdiği vahiyle bildirdiklerinden başka, yerde ve göklerde geçici veya mutlak gaybı kimsenin bilemeyeceği bir gerçektir. Bildirilenler dışında gaybla ilgili söylenenlerin tümünün zannî bilgiler olduğu, zannî bilgilerle de inanç esasları oluşturulamayacağı kesindir. Şu halde gaybı bilmediği kesin olan Hz. Peygambere nispet edilen ve bir inanç temeli oluşturmaya elverişli olmayan rivayetlerle inanç esasları oluşturmak doğru değildir. Dolayısıyla ahiret hayatı hakkında, vaktini Allah’tan başka kimsenin bilmediği kıyamet ve kıyamet alametleri, kişilerin cennetlik olup olmadıkları, Müminlerin cehenneme girip çıkmaları, deccal ve mehdinin çıkması, Mesih’in gelmesi gibi ahiret ve gelecekle ilgili inanç oluşturmanın yöntem olarak doğru olmadığını söylemek zorundayız. (Bk. Sarmış, Rivayet ve Yorumlarla Akaid Oluşturmak ve Kabir Azabı, s.7).
          Ünlü İslam filozofu İbn Rüşt’e göre, ölüm sonrası hayata ilişkin en doğru, en sağlıklı bilgiyi bize ancak vahiy (Kur’an) verebilir. Dolayısıyla bu konuda vahyin bildirdiklerinin kabul edilmesi, dikkate alınması gerekir. (Bk. İbn Rüşt, c.II, s.833-834’den Dr. Ahmet Çapku, İbn Sina, Gazzali ve İbn Rüşt Düşüncesinde Ahiret, s.421).
          İmam Azam Ebu Hanife’nin meşhur eseri el-Fıkhu’l-Ekber’inde şefaat, mizan, havz, kısas (ödeşme) gibi ahiret hayatına dair hususlar yer alırken, mesela Sırat Köprüsü’nden hiç bahsedilmemiş olması bize önemli bir fikir vermektedir. (Bk. Prof. Dr. Topaloğlu ve Ark, İslam’da İnanç Esasları, s.308)
          Kur’an ve sahih hadislere dayandırılamayan, zannî bilgilerle oluşturulup, İman esaslarından ahiret hayatına ilave edilen hususlardan biri de “Sırat Köprüsü ”dür. Bu konudaki düşünce, araştırma ve tespitlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
          Bu girişten sonra kısaca sırat ve sırat köprüsü hakkında bazı bilgileri aktarmaya çalışalım:
          “Sözlükte ‘yol’ manasına gelen sırat, cehennem üzerinde bulunan bir yol veya köprüdür. Müminler cennete bu yoldan (veya bu köprüden) geçerek ulaşacaklardır. Onun gerçek mahiyetini ise ancak Allah bilir…” (Dini Kavramlar Sözlüğü, Sırat Köprüsü Md, s.593, DİBY).
          “Sırat cehennemin üzerine uzatılmış bir yoldur. Herkes buradan geçecektir. Müminler yaptıkları amellerine göre kimi süratli, kimi daha yavaş olarak bu yoldan geçecek, kâfirler ve günahkârlar ise ayakları sürçerek cehenneme düşeceklerdir. Sıratın nasıl bir şey olduğuna dair sahih hadislere rastlamak mümkün değildir…” (Kılavuz, İlmihal I, s.128).
          Bir taraftan “Sıratın hakikat ve mahiyetini ancak Allah bilir”, “Sıratın nasıl bir şey olduğuna dair sahih hadislere rastlamak mümkün değildir” denilmiş, öbür taraftan da sırat köprüsü hakkında ayrıntılı bilgi verip, geniş açıklamalar yapılmıştır. Mesela şöyle yazılıp, şunlar anlatılmıştır:
          “(Sırat Köprüsü) Kıldan ince kılıçtan keskindir. Uzunluğu üç bin yıllık yol olup bunun bin yılı yokuş, bin yılı düz, bin yılı da iniştir. Sırattan ilk önce Hz. Muhammed, ümmetiyle birlikte geçer, sonra diğer peygamberler, ardından salih amel işleyenler, şehitler ve müminler geçer. İnsanların bu köprüden geçiş süreleri durumlarına göre olacaktır, yani kimisi yıldırım, kimisi yel, kimisi de seğirten veya yürüyen at gibi; bazısı yüz yılda, bazısı üç bin yılda geçerken bazısı da cehenneme düşüp yanar. Cehennem müminlere ‘Çabuk geçin, nurunuz ateşimi söndürmektedir!’ diye seslenir.” (Enverû’l-Âşıkin, s.443-445; Muhammediye, s.333-336; Müzekkin Nüfus, s.102’den Arpaguş, Osmanlı Halkının Geleneksel İslam Anlayışı, s.309).
         Daha başka neler anlatılmıştır?
          “Bir rivayette de sırat cehennemin üzerine gerilmiş bir meleğin kanadının çeleğidir (kanadın eğri yeri). Müminler ve Allah’ın has kulları geçeceği zaman melek kanadının yassı tarafını döndürür, mücrimler ve cehennemlikler geçeceği zaman da kanadının kılıcını döndürür ve onların hepsi yağmur gibi cehenneme dökülürler (Müzekkin Nüfus, s.102).
          Müminler sıratı geçmek istediklerinde inanmalarının sevabı bir gemi olur, Kur’an onun ipleri, namaz yelkeni, Resul-i Ekrem de kaptanıdır. Müminler gemiye oturup tekbir getirirler. Latif bir rüzgâr çıkar ve gemi selametle sıratı geçip cennete varır (Envaru’l-Âşıkin, s.445).
          Başka bir rivayette Allah’ın bir kavme kanat verdiği bildirilmiştir. O kimseler yerden uçmaya başlayınca melekler kendilerine ‘Hesaplarınız görüldü mü, sıratı geçtiniz mi, cehennemi gördünüz mü?’ gibi sorular yöneltirler. Onlar bu soruların hepsine hayır cevabını verince melekler Muhammed ümmeti olduklarını anlarlar. Ulaştıkları mükâfatın sebebi gizli suç işlemekten hayâ etmeleri ve aza razı olmalarıdır.” (Muhammediye, s.343-344’den Arpaguş, AGE, s.309-310).
          “Cennet ehli sırattan dünyada kurban bayramında Allah için kestikleri koçlar üzerine binip geçerken cehennem ehli de ayakları dolaşıp geçemediği için düşecektir.” (M. Halit Bayrı, İstanbul Folkloru, s.136’dan Arpaguş, AGE, s.311).
          Öte yandan, “Müminler ateşten kurtulunca cennetle ateş arasında kurulu bulunan bir köprüye gelirler, dünyada birbirlerinden alacaklı oldukları haklarını alırlar, temizlenip arınınca cennete girmelerine izin verilir…” (Buhari, Mezalim, 1; Rikak, 48) ve “Kurbanlarınızı sağlam, güçlü olan hayvanlardan seçin, çünkü onlar sırat köprüsünde sizin bineklerinizdir.” (Kenzu’ı-ummal, H. No:12177) şeklinde hadisler de rivayet edilir. Ancak bu hadisler çok sağlıklı değildir. Mesela ikinci rivayetin uydurma olduğu hadis uzmanlarınca ifade edilmektedir. (Bk. Acluni, Keşfu’l Hafa ve Elbani, Zaife’den Yrd. Doç. Dr. Mahmut Yeşil, Va’z Edebiyatında Hadisler, s.213, TDVY).
          Bu rivayetlerin hangisi doğru? Bunların hangisine inanıp, hangisine güveneceğiz?
          Peki, Ahiret hayatına inanmamızı emreden Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim mesela sırat ve sırat köprüsü hakkında neler söylüyor?
          Kur’an’da sırat kelimesi 46 âyette yer almakta ve genellikle “Allah’a ulaştıran doğru yol” anlamında kullanılmaktadır. Ayrıca Kur’an’da “sırat köprüsü” şeklinde bir ifade de yoktur.
          “Kur’an-ı Kerim’de sırat kelimesi daha çok müstakim, övgüye layık, doğru, düzgün kelimeleri ile nitelenmiş olarak zikredilmektedir (M. Fuad Abdülbaki, el-Mu’cem, ‘srt’ Md). Bunlar ise dünya ile ilgili olup Allah’ın peygamberlere gönderdiği doğru yola delalet etmektedir. Ahiretteki sıratla alakaları yoktur.” (Prof. Dr. B. Topaloğlu ve Ark, AGE, s.307).
          Diğer bir tespite göre, “Kur’an-ı Kerim’de sıkça bahsedilen sırat kelimesinin ise ‘doğru yol’ anlamında kullanıldığı (Ragıp el-Isfahani, Müfredat, s.280) ve cehennemin üstündeki köprü anlamına yer verilmediği görülmektedir…” (Arpaguş, AGE, s.310; Sarmış, AGE, s.403-405).
          Şu halde cehennem üzerindeki sırat köprüsü anlamında bir kavram Kur’an-ı Kerim’de yer almaz. Ahirette herkesin cehenneme uğrayacağını, bunun Allah’ın bir hükmü olduğunu söyleyenler, bu görüşlerini Meryem suresinin 71’inci ayetine dayandırmakta ve buradan sırat köprüsü inancını çıkarmaktadırlar.
          Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an-ı Kerim Mealinde Meryem suresinin 71’inci âyeti şöyle tercüme edilmiştir: “(Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.” (Meryem, 19/71).
          Prof. Dr. Abdülkadir Şener, Prof. Dr. M. Cemal Sofuoğlu, Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’ın hazırladığı Yüce Kur’an Mealinde bu âyeti celile: “Bütün insanlar cehennemin yanına varıp onu göreceklerdir. Bu, Rabbinin kesin bir hükmüdür.” (Meryem, 19/71) şeklinde tercüme edilmiştir.
          Mustafa Öztürk’ün hazırladığı Kur’an-ı Kerim Mealinde âyete şu şekilde mana verilmiştir: “(Ey Kâfirler!) İstisnasız hepiniz cehennemi boylayacaksınız. Bu, rabbinin kesinleşmiş hükmüdür.” (Meryem, 19/71).
          Bu üç tercümeden ilkinde, bütün insanların cehenneme uğrayacağından, ikincisinde bütün insanların cehennemi göreceğinden, üçüncüsünde ise sadece kâfirlerin hepsinin cehennemi boylayacağından bahsedilmektedir. Bir âyete bu kadar farklı manalar nasıl verilir? Maalesef böyle farklı manalarla vahyin söylemediği, Kur’an’da bulunmayan hükümleri Allah’a söyleterek çok büyük bir hata yapılmıyor mu? Bu tespitimizin en güzel örneği, işte bu âyettir. Peki, bu âyetten “Cehennemin üzerine uzatılmış bir Sırat Köprüsü” inancı çıkarılabilir mi?
          Prof. Dr. Mustafa Öztürk Meryem suresinin 71’inci ayetinin manasını verdikten sonra şu açıklamayı yapmıştır: “Bu âyetteki minküm kelimesi genellikle bütün insanlara teşmil edilmekte ve bu yorum tüm insanların cehenneme uğrayacağı şeklinde bir inanca temel oluşturmaktadır. Müminlerin cehenneme uğraması ise halk arasında ‘sırat köprüsü’ diye bilinen kavramla izah edilmektedir. Akaid ve Kelam kitaplarındaki tanımlara göre söz konusu köprü cehennem üzerinde bulunmaktadır. Müminler bu köprüden rahatlıkla geçecek kâfirler ise aşağıya düşecektir. Böylece bütün insanlar cehenneme şu veya bu şekilde uğramış olacaktır. Ancak bu ayetin özellikle sibakı (öncesi) dikkate alındığında minküm lafzının bütün insanlara değil, kâfirlere yönelik olduğu rahatlıkla anlaşılır. Nitekim İbn Abbas ve İkrime gibi müfessirler de bu görüştedir (Bk. Taberi, Cami’u’l-Beyan, VIII, 366’dan Mustafa Öztürk, Kur’an-ı Kerim Meali, Meryem 19/71’inci âyetin 333 nolu açıklaması).
          Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi, bu ayetten, cehennemin üzerine uzatılmış bir sırat köprüsü anlayışı çıkarmak mümkün değildir. Ama ne yazık ki çıkarılmıştır.
          “Sıratın nasıl olduğu hususunda sahih hadislerde bilgi bulunmamaktadır. Onun kıldan ince ve kılıçtan keskin şeklinde nitelenmesi sahih hadislerde geçmemekle beraber, bunun, elde edilen sevaplara göre onun üzerinden geçmenin zorluğunu veya kolaylığını ifade etmek için söylenmiş olması muhtemeldir …” (Doç. Dr. M. Bulut, Sırat Md, İGYA, c.4, s.119).
          Diğer taraftan “Zerdüştlük inancında da, diriliş günü insanların üzerinden geçeceği ‘Cinvat’ köprüsü vardır. İnsanlar bu köprüden geçerken amellerine bağlı olarak bu köprü genişleyip daralmaktadır. Zerdüştlüğün bu inançları eski Zerdüşt, yeni Müslüman İranlılar tarafından yeni dinlerine (İslam’a) taşınması ihtimali de yok değildir.” (E. Yar, İslamiyat, c.10, sayı:1, s.219’dan S. Merdin, Başlangıçtan Sonsuza, s.262; A. Tığlı, Zerdüş Hayatı ve Öğretisi, s.188).
          Mısırlı ünlü düşünür Ahmed Emin’den de Zerdüştlüğün konumuzla ilgili şu tespitlerini aktaralım: “... Hesap gününde ruh cehennemin kenarında uzanan köprüden sırattan geçer. Bu köprü (Zerdüşt’e inanan) mümin için geniş olup geçilmesi kolaydır. (Zerdüşt’e inanmayan) Kâfir için kıldan dahi incedir. İnsan iman edip hayırlı işler yapmış ise, sıratı esenlikle geçer ve Ehura’ya (İyilik Tanrısı) kavuşur. Ehura onu güzel bir surette karşılar, onu şerefli yerlere indirir. İman etmemiş ve hayırlı işler işlememiş olan cehenneme düşer, Ehrimen’e (Kötülük Tanrısı) köle olur. İyiliği ve kötülüğü müsavi olur ise, ruh hüküm gününe kadar Araf’ta kalır.” (A. Emin, Ter: A. Serdaroğlu, Fecru’l İslam, s.169-170). Yine Ahmed Emin; “… Fakat Müslümanların sırat inançlarının, Araf’ı bu şekilde bilmelerinin, öldükten sonra ruhun ceset üzerinde halka yaparak dolaşması itikadı ile ölünün öldüğünün ilk üç gününde dini merasim icra edilmesi hususundaki inançlarının Zerdüşt dinine uyduğuna kısaca işaret etmek isteriz…” demektedir. (Emin, AGE, 172).
          Netice itibariyle, “İslam kültüründeki birçok motif ile Zerdüşt kültüründeki motiflerin örtüştüğü, örneğin Kur’an’da yer almayan Sırat köprüsü inancının bu kaynaktan beslendiği ve Avesta’ya (Zerdüştlüğün Kutsal kitabı) dayandığı bilinmektedir.” (Sarmış, AGE, s.410, dipnot: 376).
          Bu açıklamalar ışığında ahirette cehennem üzerine uzatılan bir köprüden bahsetmek Kur’an’la örtüşmemektedir. Sırat köprüsü inancının başka kültürlerden devşirilerek İslam’ın ahiret inancına monte edildiği anlayışı da öne çıkmaktadır. Dolayısıyla bu açıklamalar çerçevesinde, Müminleri cennete, müşrikleri cehenneme götüren bir köprüden değil de, belki bir yoldan bahsetmek ve ahiretteki sırat anlayışını müminleri cennete, müşrikleri cehenneme götüren bir yol olarak yorumlamak Kur’an’la daha uyumlu görünmektedir.
          Bu yorumu nasıl ve nereden çıkarıyoruz?
          “Allah meleklere şöyle emreder: ‘Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta oldukları putlarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun.” (Saffat, 37/22-23).
          Mesela ünlü İslam âlimi Kâdî Abdülcebbar’a göre “Sırat, Ehl-i Sünnet kelamcılarının iddia ettiği gibi bir köprü değil üzerinde yürüdüklerinde cennet ehli için genişleyen, cehennem ehli için daralan bir yoldur. Sıratın köprü olmayıp bir yol olduğunu, ‘Bizi doğru yola ilet, nimet verdiğin kimselerin yoluna ulaştır (Fatiha 1/6-7) ayetleri de kanıtlamaktadır (Şerhu’l-Usul’i’l-hamse, s.737). ”Mutezile kelamcılarına göre de “Sırattan maksat sözlük anlamından da anlaşılacağı gibi cennetin veya cehennemin yoludur. Kur’an-ı Kerim’de, ‘Allah yolunda öldürülenlerin amellerini Cenabı Hakkın zayi etmeyeceği, kendilerine yol gösterip cennete koyacağı’ şeklindeki beyanla (Muhammed 47/4-6), ‘Onlara cehennemin yolunu gösterin’ mealindeki âyet (Saffat 37/23) bu hususa işaret etmektedir…” (Mustafa Akçay, Sırat Md, DİA, c.37, s.118-119).
          İslam Mezhepler tarihinin önemli isimlerinden biri olan Mutezile mezhebi sırat köprüsü hakkında: “Böyle bir köprüden geçmek imkânsızdır. Geçmenin mümkün olduğu farz edilse bile; bu Müslümana eziyettir” görüşünü dillendirmişdir. (Taftazani, Kelam İlmi Ve İslam Akaidi, s.257).
          Buradan hareketle ilahiyat Profesörü Hasan Elik’in şu tespitlerine de yer verelim: “Öyle ki kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüden geçerek ancak cennete gidilebileceği, dolayısıyla bunun hemen hemen imkânsız olduğu, Allah adına bir din öğretisi olarak sunulmuştur.
          Böyle bir köprüden geçse geçse üç-beş cambaz geçebilir, oysa din bir cambazlık kurumu değildir. Yol da, köprü de ahirette değil bu dünyadadır. Marifet, bu dünyada yanlış yollara sapmadan doğru yolda yürümektir…” (Doç. Dr. Elik, Dini Özünden Okumak, s.51).
          Peki, o zaman sırat kelimesinden ne anlaşılmalıdır?
          Nitekim Müslim’in rivayet ettiği hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:
         “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk, insanı iyiliğe, iyilikte cennete götürür. Kişi doğru olur, doğruluğu aramaya devam ederse ve sonunda Allah yanında doğru diye yazılır.
          Yalancılıktan sakınınız. Çünkü yalan kötülüğe, kötülük cehenneme götürür. Kişi yalan söyler, yalan söylemeye devam eder ve sonunda Allah yanında yalancı diye yazılır.” (Müslim, Birr, 105).
          Peygamberimizin bu sözleri şu âyeti kerime ile de tam bir uyum içindedir:
          “Rabbimiz Allah’tır deyip de doğruluğa sarılan kimseler için, ne korku var, ne de onlar üzüntü göreceklerdir. Bunlar ebedi olarak cennetliktir.” (Ahkâf, 46/13)
          Sonuç olarak, Yüce Allah “doğruluğa sarılanlara korku ve üzüntü” olmadığını söylerken, ahiret hayatında hesap verip cenneti hak eden müminleri, kıldan ince kılıçtan keskin bir sırat köprüsüyle korkutmak, sanki gidip görmüş gibi, binlerce yıl sürecek bir köprü geçişinde Müslümanlara çile çektirmek doğru mudur Allah aşkına? Burası İstanbul 15 Temmuz Şehitler (Boğaziçi) köprüsü mü? (Dünyanın en problemli altıncı trafiği İstanbul’daymış). Öyle ahirette sırat köprüsü falan yoktur. Köprü de, yol da dünyadadır ve bunlar da doğruluktur, dürüstlüktür, verdiği sözde durmaktır, doğru iş yapmaktır. Sırat, köprü filan değil, Fatiha suresinde belirtilen sıratı müstakim, yani doğru yol üzere olmaktır. Tabi dünyada doğruluk ve dürüstlüğün yanından geçmeyenler, belki kurtulabiliriz diyerek ahirette sırat köprüsü peşine düşeceklerdir.
          Nitekim Allah şöyle buyuruyor:
          “İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: ‘Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?’ Onlar da, ‘Evet geldi’ derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir.
          Onlara şöyle denir: ‘İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!’
          Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: ‘Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere buraya girin’.” (Zümer, 39/71-73).
          Bu âyetler sırat köprüsünden, o köprüden geçerken sapır sapır cehenneme dökülmekten falan bahsediyor mu? Bu âyetler ortada iken sırat köprüsüne falan gerek var mı?
          Konuyu Kur’an’ın şu tespitleriyle bitirelim:
          “Kendilerine en güzel mükâfat verdiğimiz kişilere gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar. Bunlar cehennemin uğultusunu bile duymazlar, gönüllerinin dilediği nimetler içinde cennette ebedi kalırlar.” (Enbiya, 21/101-102).
          Rahman ve Rahim olan Allah Kitabında açık seçik böyle beyan ederken siz, cehennemin üzerindeki hangi sırat köprüsünden bahsediyorsunuz Allah aşkına? Mümin ahirette cehennemden uzak tutulacak, onun uğultusunu bile duymayacak be kardeşim.
          Kur’an-ı Kerim ne diyor, Müslümanlar ne anlıyorlar?
          Allah Müslümanlara akıl versin ve onları sıratı müstakimden ayırmasın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum