Daha önceki bir yazımda Kale Grubu’nun Geleneksel Seramik Bayramı’na hiç katılmadığımdan bahsetmiştim. Bu sefer gitme fırsatı buldum ve 61. kez kutlanan bu bayram hakkındaki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. 26 ve 27 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilen bayram aslında daha ziyade kutlama töreni havasındaydı. Daha önce tam bir festival gibi geçtiğine, fabrikanın hıncahınç dolduğuna dair çok şey duyduğum için doğal olarak beklentilerim de yüksekti. Şu anda bu satırları okuyan pek çok Çanlının, “Nerede o eski bayramlar,” dediğine eminim. Ama ben daha önceki bayramların nasıl geçtiğini görmemiş biri olarak duyduğum tüm o muhteşem şeylere kulaklarımı kapatıp tarafsız yaklaşmak ve sadece bu bayramı değerlendirmek istiyorum.
26 Temmuz’da Kalekim’in Balıkesir fabrikasının açılışı yapıldı. Akşam yemeğinin ardından sünnet edilen çocuklar için küçük bir tören gerçekleştirildi. Okunan mevlitle günün programı sona erdi. 27 Temmuz’da fabrikanın konferans salonunda Kuruluş Yıldönümü Töreni gerçekleştirildi. Cuma namazının ardından öğle yemeği yendi, yüzme müsabakası yapıldı, dereceye giren çocuklara madalyalar takıldı. Fabrikanın helikopter pistine güzel bir sahne ve oturma düzeni kurulmuştu. Kıdem Ödülleri Töreni’nin ardından rock konseri başladı. Bu arada, birçok noktada yiyecek ve içecek ikramı yapan stantlar kurulmuştu. Gecenin sonuna doğru coşan gençlerle eğlenceli geçen konserin ardından bayram sona erdi.
Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay konferans salonundaki törende yaptığı konuşmada, “Bu topraklar için emek verenlerle bir olduk. 61 olduk. Cesur olmak, doğduğu topraklardan aldığı güçle ideallerinin peşinden koşmaktır,” dedi. Grubun içerisinde payı gittikçe artmakta olan savunma ve havacılık alanındaki beklentilerine değinen Okyay bu alanda yapılanlara dair şöyle bir açıklamada bulundu: “Nihai ürün montaj tasarım ve kompozit alanlarında yetkinliğimizi geliştirmeyi hedeflediğimiz Kale Havacılık’ta ilk 777X uçaklarının kritik öneme sahip parça imalatını ve montajını başlattık. Boeing’in ödüllü tedarikçisi olarak 2016’da üstlendiğimiz bu projede ilk defa Boeing’in tasarım çalışmalarına da dahil olarak yetkinliklerimizi bir adım ileriye taşıdık.” 2011’de İzmir’de açılan Kale Pratt & EWhitney fabrikasının geçen yıl üç kat büyüme gösterdiğine değinen Okyay, bu yıl 2,5 kat büyümeyi hedeflediklerini aktardı. Haziran ayında Amerika’da yapılan bir törenle Türkiye’ye teslim edilen ilk F35 savaş uçağında Kale Grubu’nun da imzasının olduğunu, dünyanın en gelişmiş savaş uçağının üzerinde Kale Havacılık ve Pratt & EWhitney’in ürettiği gövde, kanat, kokpit ve motor parçaları bulunduğunu, Kale ArGe’nin turbo jet motoru projesinin bu yılın sonunda tamamlanacağını belirtti. Kale Kalıp’ta askerlerimizle emniyet güçlerimizin ihtiyacını karşılayacak olan yeni hafif silahların geliştirilmesinin tamamlandığına ve tasarlayıp ürettikleri silahların devletin envanterine girdiğine değindi. Türkiye’nin geçtiğimiz yıl kendi milli savaş uçağını üretme amacıyla kapsamlı bir proje başlatması üzerine, Kale Grubu’nun İngiliz Rolls Royce’la TAEC isimli ortak bir şirket kurarak Milli Muharip Uçak projesine motor geliştirme teklifi sunduklarını açıkladı. Törende ayrıca TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş da duygusal bir konuşma yaptı. Sonrasında fabrika bünyesindeki Sodyum Silikat tesisinin açılışı gerçekleştirilip toplu fotoğraf çekimiyle 61. Kuruluş Yıldönümü ölümsüzleştirildi.
Bana sorarsanız, 61. Geleneksel Seramik Bayramı’nın en önemli ve en anlamlı anı Kuruluş Yıldönümü Töreni’ydi. Zeynep Bodur Okyay’ın sözleri ülkemiz ve milletimiz için ne kadar önemli adımlar atıldığını ortaya koyuyordu. Gerçekten çok ciddi yatırımlar ve kusursuzluk seviyesinde titiz bir işgücü gerektiren adımlardı bunlar. Artık sadece seramik sektörünün değil, savunma ve havacılık alanının da parlayan yıldızı olma yolunda hızla ilerliyordu ve bize düşen de sonuna kadar destek olmak, yaptıklarından gurur duymaktı.
“Değişmeyen tek şey değişimdir.” Bu sözü unutmamalıyız. Değişime uğramayan her şey bir gün yok olup gitmeye mahkûmdur. Martı Yayınları’ndan son çıkan Amazon isimli kitap çevirimde yazar John Rossman’ın şöyle bir cümlesi var: “Yenilikçi bir firma olmak, yenilikler yaratmayı asla bırakamayacağınız anlamına gelir. Bu sizi bugüne taşıyan yeniliğe sürekli olarak meydan okumak demektir.” Amazon.com’un kurucusu ve CEO’su Jeff Bezos’un 2013 yılında TV yorumcusu Charlie Rose’la yaptığı röportajda Amazon’u neden sürekli icat etmeye zorladığı tartışılırken Bezos şöyle demişti: “Şirketlerin kısa ömürleri olur ve Amazon da bir gün dağılacak. Bu konuda endişelenmiyorum çünkü bunun kaçınılmaz olduğunun bilincindeyim. Şirketler gelir ve gider. Herhangi bir çağın en parlak ve en önemli şirketleri bile birkaç on yıllık sürecin sonunda yok olup giderler. Bunun [Amazon’un çöküşünün] ben öldükten sonra gerçekleşmesini isterim.” Küresel iş dünyasında gerçekten de “yenilik yap ya da öl” durumu söz konusudur. O yüzden sürekli yenilik yapmak, bir şirketi bulunduğu noktaya taşıyan temel prensiplerin bile bir gün gelip değiştirilerek mevcut dünya gerekliliklerine uydurulmasının bir zorunluluk olduğunun bilincine varmak çok önemlidir. Aksi takdirde eski düzenle yeni dünyaya uyum sağlamak, çağı yakalamak mümkün değildir. Bu gerçeği çok iyi bildiğine inandığım Zeynep Bodur Okyay’ın da tüm çabaları aslında bu yöndedir. Kale Grubu’nun bayrağını daha yukarılara taşımak… Yeni yatırımlar yapmak… Farklı sektörlerde faaliyet göstermek ve bu yeni alanlarda da liderliğe yürümek… İşte Kale Grubu’nu bir sonraki nesle taşıyacak adımlar bunlardır. Bu yüzden bizler de deneyimleyeceğimiz her türlü değişimi sevgiyle kucaklamak, eskiye dair anılarımızı da eski güzel günlerinde bırakarak minnetle anmak durumundayız. Söz konusu Kale Grubu ise, yüzümüzü yukarıya ve ileriye dönmeliyiz sevgili okurlar, geriye değil. Bilmem, anlatabildim mi...
Sevgiyle kalın.
YORUMLAR