Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

PROF. DR. ŞAHİN'DEN İŞTE BÜTÜN MESELE' İSİMLİ SÖYLEŞİ

Tenedos Müzik-Kitap tarafından düzenlenen Türkan Saylan Kitap Günleri, tüm hızıyla devam ediyor. Akademisyen, gazeteci, yazar, TV programcısı Prof. Dr. Haluk Şahin, Türkan Saylan Kitap Günleri'nin söyleşi ve imza günü etkinliği kapsamında 'Yazmak mı, yoksa yazmamak mı? İşte bütün mesele' isimli söyleşi gerçekleştirdi.

21 Ekim 2019 - 12:55

 Tenedos Müzik-Kitap tarafından Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen Türkan Saylan Kitap Günleri, ilgi görmeye devam ediyor. Cumartesi günü sanatseverler, Türkan Saylan Kitap Günleri’nin söyleşi ve imza günü etkinliğinde buluştu. Söyleşi ve imza gününün ilk konuğu akademisyen, gazeteci, yazar, TV programcısı Prof. Dr. Haluk Şahin oldu. Prof. Dr. Şahin’in gerçekleştirdiği söyleşiyi takip edenler arasına Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın eşi Hale Gökhan da vardı. Prof. Dr. Şahin, etkinliğin Prof. Dr. Türkan Saylan’ın isminin verildiği mekanda düzenlenmesinin önemli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Saylan’ın iyi bir insan olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şahin; “Kendisi çok iyi bir insandı, iyimserlik saçan bir insandı. Türkan Hanım’ın adının Türkiye’nin her kentinde bir yere verilmesi çok yararlı olur” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Şahin, konuşmasında Kazdağları’nda yapılan doğa talanı ve altın madeni faaliyetlerine de değindi.  Şahin, Bozcaada’nın geçmişten bugüne geldiği noktayı değerlendirdi. Konuşmasına; “Bu Kitap Günleri’nin çok güzel bir girişim olduğu kanaatindeyim. Umarım devam eder ve süreklilik kazanır” sözleriyle başlayan Şahin, konuşmasında Troya Müzesi’ne de yer verdi.

Akademisyen, gazeteci, yazar, TV programcısı Prof. Dr. Haluk Şahin; “Bu toplantının Prof. Dr. Türkan Saylan’ın adının geçtiği bir mekanda yapılıyor olması benim için çok büyük bir anlam taşıyor. Çünkü ben, Türkan Hanım’ı iyi tanımış talihlilerden birisiyim. Türkan Saylan, hatırlanması, asla unutulmaması, çocuklarımıza örnek gösterilmesi gereken bir değerimizdi. Kendisiyle birçok televizyon programı yaptık. Kendisi müthiş güçlü, yapıcı bir kadındı. Yani Türkiye gibi bir toplumda Türkiye’nin en ağır iki problemini ‘Kadın Sorunu’ ve ‘Kız çocuklarının eğitimi’ meselesini sırtına almış bir insandı. Çok iyi bir doktordu. Hatta cüzam hastalığı sırasında insanların kaçacak yer aradığı dönemde hastalarıyla olan ilişkisini gördüğünüzde gözleriniz yaşarırdı. Ayrıca kendisi çok iyi bir insandı, iyimserlik saçan bir insandı. Türkan Hanım’ın adının Türkiye’nin her kentinde bir yere verilmesi çok yararlı olur. Türkan Hanım’ın hastalığı döneminde kendisini televizyon programına çıkartmaya çalışıyordum. Kendisine ‘Türkan Hanım, ne zaman geleceksiniz’ dedim, kendisi tabi ki ‘Hayır’ diyemiyordu. Açtı takvimini, ‘Pazartesi Urfa’dayım, Çarşamba Diyarbakır’a geçmiş olacağım, Cuma İstanbul’a dönüyorum, Cumartesi kemoterapi var, belki önümüzdeki Pazartesi gelebilirim’ dedi. Yani Türkan Hanım, kemoterapiyi, sıradan bir iş yapıyormuş gibi kayıtsızlık içinde söyledi. Çektiği bütün güçlüklere rağmen iyi bir hayat yaşadı. O hasta halinde onu rahatsız ettiler, hapse atmakla tehdit ettiler ama hepsine direndi ve ‘Bütün randevularımı doldurdum, artık ölebilirim’ dedi ve o hafta yaşamını yitirdi. Türkiye, onun gibi insanlara sahip olduğu için çok şanslı” dedi.

 Prof. Dr. Haluk Şahin; “Bütün yapılan araştırmalarda Çanakkale’nin Türkiye’nin en mutlu insanlarının yaşadığı yer olduğu ortaya çıkıyor. Bu çok farklı bir mevkii. Çünkü burada, doğa, tarih olarak her şey var. Sosyal olarak da gittikçe güzel şeyler oluyor. Burası kültürlü insanların kenti, üniversite kenti. Üniversite kadınları, gençlerin özgürce yaşayabilecekleri bir yer. Biz, Bozcaada’da uzun yıllardır yaşıyoruz. Bu yıl sonbahara kadar kalmaya karar verdik ve bu hayatımızda aldığımız doğru kararlardan birisi olduğu kanaatindeyim. Çünkü harika bir sonbahar geçiriyoruz. Şuan, adanın en güzel zamanıdır. Bozcaada ile Çanakkale, büyük ölçüde bütünleşmiş durumda ve bu bütünleşme ileride de çok daha fazla devam edecek. Aynı etki alanları iki tarafı da etkiliyor. Benim Bozcaada’ya ilk gittiğim dönemlerde pek çok Çanakkaleli Bozcaada’ya gitmemişti. Çünkü Bozcaada, gitmesi çok zor bir yerdi. Fakat daha da tuhafı, hayatında daha önce Çanakkale’ye gelmemiş Bozcaadalılar da vardı. Böylesine bir kopukluk yaşanmışken bugün Bozcaada ile Çanakkale aynı kaderi paylaşıyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi de Kazdağları’nda başımıza gelen felakettir. Çanakkale’nin içme suyu Kazdağları’ndan geliyor, bizim içme suyumuz da Kazdağları’ndan geliyor ve Midilli’nin içme suyu da Kazdağları’ndan geliyor. Yani günümüzün sorunlarını yerel olarak ele almak, çözüm bulmak mümkün değil. Bunun uluslararası bir sorun olduğunu unutmuyoruz. Bu yüzden Çanakkale Belediyesi’nin Kazdağları’ndaki katliama karşı verdiği, vermekte olduğu mücadeleyi büyük bir takdirle izliyoruz. Umarım sonunda kazanacağız. Yapmış oldukları şey, o kadar akıl dışı, o kadar vahim, o kadar insanlık dışı bir şey ki böyle bir şey nasıl düşünülebilir?” dedi.

 Prof. Dr. Şahin; “Bozcaada’da bu yaz çok zor bir yaz geçirdik. Bunu konuşmakta yarar var. Karınca kararınca benim de biraz sorumluluğumda olan bir şey. Çünkü Bozcaada’nın tanıtımında benimde katkılarım olmuştur. Bozcaada ile ilgili ilk kitabı ben yazdım. Benden önce ‘Bütün Yönleriyle Bozcaada’ diye bir kitaptı. Büyük bir bilgi boşluğu vardı. 1994 yılında Atlas Dergisi’nde Bozcaada ile ilgili ilk yazıyı ben yazdım. Adanın nasıl özel bir yer olduğundan bahsettik. Daha sonra dergileri okuyan ve gittikleri yere dersini çalışarak giden gezginler adaya geldi. Yazarlar, gazeteciler, yönetmenler gelmeye başladı. Bozcaada’da çeşitli filmler yapılmaya başlandı. Tabi halka daha da genişledi. Daha sonra zenginler, ceplerinde paralarla teknelerine atlayıp geldiler. Bozcaada’da onlara hizmet vermek için bir sıçrama oldu, yeni oteller açıldı, yeni lokantalar açıldı, beklentiler yükseldi. İnsanlar, geceliği 900 lira olan bir odada kalmışlar. Bir ürünü 50 liraya değil, 150 liraya vereyim şeklinde beklentiler oldu. Bozcaada, mesire hatta bir piknik yapma yerine dönüştü. Bu güzel bir şeye de yol açtı. Daha önce Bozcaada’ya hiç gelmemiş insanlar Bozcaada’ya bu şekilde gelmeye başladı. Dolayısıyla Bozcaada, ‘böyle bir ada olabilir mi ne kadar güzel?’den, böyle bir ada olabilir mi ne kadar korkunç?’a geldi. Adalıların arasındaki ilişkiler bizi dehşet içinde bırakmaya başladı. Daha sonra yapılan bir araştırmada bizim başımıza gelen şey, dünyanın cennet adalarının başına da gelmiş ve bazıları kapatılmış.

 Prof. Dr. Şahin; “Troya Müzesi ile Çanakkale, zaten çok seçkin olan turistik destinasyon kaderini daha da yükseltmiş oluyor. Dünyada öyle kentler vardır. Çanakkale’de böyle bir yer olacak. Bizim Troya-Çanakkale bağlantısını düşünmemiz gerekiyor. Troya Müzesi kendisini toparladıkça daha iyi hale gelecektir. Belki günün birinde Puşkin Müzesi’ndeki eserler de müzeye kazandırılacaktır. Troya, gittikçe büyüyen bir marka haline gelecektir” dedi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum