Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

DOĞU TÜRKİSTAN'DA 'POLİTİK EĞİTİM KAMPLARI' DRAMI SÜRÜYOR!

Çanakkale'de cuma namazı sonrası bir araya gelen sivil toplum kuruluşları üyeleri Çin'in Doğu Türkistan'daki uygulamalarını protesto etti.

20 Aralık 2019 - 16:01

Çanakkale İnsanı Yardım Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, Tügva ve diğer bazı sivil toplum kuruluşlarından yaklaşık 50 kişi, Saat Kulesi önünde bir araya geldiler.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Çanakkale İnsanı Yardım Derneği Başkanı Numan Yaşar yaptığı açıklamada; " 2000 yılı sonrasındaki siyasi, ekonomik ve askeri atılımlarla gündeme gelen Çin, sınırlarının doğu ve batısında iki farklı yüzle ortaya çıkmaktadır. Özellikle uzun yıllardır asimilasyon ve yıldırma politikaları yürütülen Doğu Türkistan tüm dünya gündeminden saklanmakta, Müslüman Uygurlar her türlü hak ihlaline maruz bırakılmaktadır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi Komünist Parti Sekreteri olan Chen Chuanguo’nun 2017 Nisan ayından itibaren Doğu Türkistan’daki ¡Uygurları, hapishanelere veya zorunlu Politik Eğitim Kampları’na göndermesi ve beyin yıkamaya yönelik uygulamaları Çin için yüz kızartıcı yeni bir fiil anlamına gelmektedir. Çin’in ‘eğitim kampı’ olarak adlandırdığı toplama kamplarında 1-3 milyon insanın bulunduğu tahmin edilmekte. Doğu Türkistan’da inşa edilen bu büyük hapishaneler Nazi Almanya'sı uygulamalarını andırmaktadır. Evlerinden, yurtlarından, eş ve çocuklarından zorla ayrılan insanların sayıları her geçen gün artarken aynı zamanda uygulanan işkence ve zulümler neticesinde yüzlerce insan hayatını kaybetmektedir. Birçok aileye akrabalarının cesedi teslim edilmiş, ancak ölüm nedeni hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Kampların yaşam koşulları çok kötü olup, içerisinde çocukların da bulunduğu tutukluların sayısı, kampların alabileceği insan kapasitesinin kat kat üstündedir. İnsanlar, sırt üstü yatma imkânına bile sahip olmadıkları için, ancak yanlarına dönerek yatmaktadırlar" dedi.

Numan Yaşar  açıklamasının devamında; "Uygulanan yol ve yöntemlere bakıldığında Çin yönetiminin halihazırda bütün Uygurları ‘suçlu’ olarak kabul ettiği, din ve geleneklerine bağlı Uygurları terörist olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Kamplardan çıkmayı başaranların ifadelerine göre toplama kamplarında mahkûmları su tanklarına daldırma, kadın tutukluların yüzlerinde ve vücutlarında sigara söndürme, bileklerinden asılan tutukluları copla dövme, elektrik verme, değişik, acı verici nesnelerle ¡dövülme, soğukta bekletme, yoğun ve parlak ışıkla körleştirme, uzun süre gergin pozisyonda tutma, uykusuz, aç ve susuz bırakma, günlerce “kaplan koltuğu” denen hareketsiz koltuklarda oturtma, elleri kelepçeli ve ayakları prangalı olarak dolaştırılma gibi kötü muameleler yapılmaktadır.

Bu türden işkenceler fiziksel veya zihinsel bozukluklarla, çoğu zaman da ölümle sonuçlanmaktadır. Batılı kaynaklara göre Doğu Türkistan’da Çin yönetimi tarafından kurulan 16 toplama kampı bulunuyor. Bu her Uygur ailesinden en az bir kişinin söz; konusu kamplarda tutuklu olduğu anlamına gelmektedir. Tutuklu olanlar genellikle 20 - 40 yaş arasındaki Uygur erkeklerdir. Bu kamplardaki Uygurlar kendi inançlarını değiştirmeye ve Komünist Parti ideolojisine boyun eğmeye zorlanıyorlar.

ACİL CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Çin inşân haklarına tamamen aykırı bulunan bu kampları neden açma gereği duymuştur? Kamplar nerelere kurulmuştur ve kaç adettir?

Buralarda ne kadar kişi tutulmaktadır?

Bu insanlar hangi gerekçelerle tutuklanmışlardır?

Kampların yaşam koşulları nasıldır?

Kamplarda tutuklu bulunanlara günlük olarak neler yaptırılmaktadır?

Kamplarda tutuklu bulunanların sağlık durumları nasıldır?

Kamplarda hayatını kaybedenlerin sayıları ve ölüm gerekçeleri nedir?

Kamplarda tutuklu bulunanların sahipsiz kalan çocuklarının, eş ve yakınlarının akıbeti nedir? Kamplar uluslararası gözlemcilere neden kapalı bulunmaktadır?" ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum