Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

"CUMHURİYET EĞİTİM DEVRİMİ'NİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI HASAN ALİ YÜCEL"

Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği Çanakkale Şube Başkanı Yüksel Özdemir, Hasan Ali Yücel’in 62. Ölüm yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı.

"CUMHURİYET EĞİTİM DEVRİMİ'NİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI HASAN ALİ YÜCEL"
26 Şubat 2024 - 12:11
Yayınlanan mesajda; “ATATÜRK ve yurt sevgisiyle yanıp tutuşan Hasan Ali YÜCEL; Anadolu kırında ilk kez bir Promete gibi ışığını yakmıştı. Hiç sönmeyecek bir ışıktı bu!
“Yaşayıp yaşatmak işimiz bizim/Haram lokma kesmez dişimiz bizim” dizelerinde söyledikleriyle de yaşamıyla da dürüstlüğün sembolüydü.
“İnsan kıymeti bilmeyen topluklarda kıymeti bilinecek insan yetişmez” diyen Hasan Ali Yücel bir aydın olarak, Atatürk dedi, bilim dedi, uygarlık dedi, halk dedi, gençlik dedi, devrim dedi.  Bunları ilkelerine temel eyledi. Devrim yasalarını eksiksiz uyguladı. 1939 yılında Milli Eğitim Şurasını ilk kez topladı.
Milli Eğitim Bakanı olarak göreve geldiğinde kırk bin köyün 34 bin 300’ünde okul ve öğretmen yoktu. 
Sekiz bin köyün nüfusu 150-400 arasında, 32 bin köyün nüfusu da 150’nin altındaydı. Nüfusu 400’ün üzerinde olan köyler için on bin öğretmene gereksinim vardı. Muallim mekteplerinden mezun olanlarla bu açığın kapatılması hem nicelik hem de nitelik bakımından olanaksızdı.
YÜCEL, eski medrese-yeni okul, eski darülfünun-yeni üniversite çatışmasının kafa ve kişiliklerde çatallaştığı bir zamanda bakan oldu.
Eskiyi müzelik yapıp yeniyi yüceltti. Üniversite ve okullar gelişip güçlendikçe, yaşam dönemi bitmiş kafalar, yeniliklere saldırıyordu. Onlar saldırdıkça karşılarında Yücel’in, bilimsel, kültürel, siyasal eylemlerini ve devrim yasalarını buluyorlardı. Memleket değişiyordu; bu değişme bir gelişimin sonucuydu. Eğitim Ulusal, Bilimsel, Laik ve karma olacaktı.
17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı yasa ile kurulan Köy Enstitüleri Türkiye için bir devrimdi. Çünkü ezberci eğitimden uygulamalı eğitime geçiliyordu. Tonguç ve Yücel’in iş birliği ile   Köy Enstitüleriyle kırıldı ezbere dönen eğitim çarkı. Köy Enstitüleri din ahlakı üzerine değil, bilim ahlakı üzerine kuruldu. Çünkü çağımızda mutluluğa ancak iş ahlakıyla erişebilir. Zorlamalarla, öğütlerle, telkinlerle, güzel ya da korkunç örneklerle, dinine, büyüklerine saygı ve boyun eğmekle kişi ahlaklı olmaz.
Köy Enstitülerinde imece yöntemiyle yapılan işlerde kazanılan ahlak hem kalıcı hem de gerçek ahlakın kendisiydi. Köy Çocuklarının okutulması, onları bir iş hayvanı gibi kullanmaya alışmış toprak ağalarının hoşuna gitmedi.
O nedenle Köy Enstitülerinin kurucusu Tonguç Baba; “Köylüyü öyle bilgilendirelim, öyle bilinçlendirelim ki, onları hiç kimse bir iş hayvanı gibi kullanamasın” diyordu.
1940-1946 arasında 20 Köy Enstitüsü kurularak, dengeli bir dağılımla köylü, ilk aydınlanma ışığına kavuşturuldu. Atatürk ve devrimler en ücra köye kadar götürüldü. Bu gelişmeleri gördükçe “Yeni bir millet yapıyoruz” diyordu devrin Cumhurbaşkanı İnönü.
Tabular yıkılıyor, ağalar burun büküyordu bu gidişe. Özgür birey olmanın, ümmetten ulus yaratmanın mutluluğunu yaşıyordu kırsaldaki insanımız. Aydınlanma ışığı bin yıllık karanlığı yarmıştı! Varsıllığın da yoksulluğun da bir kader olmadığı Köy Enstitülerinden parlayan ışıkla anlaşılmıştı.
Artık köy çocukları kendi kendine açıp solan kır çiçeği olmayacak, hiçbirinin boynu bükük kalmayacaktı.  Yaşar Nabi; “Hasan Ali Yücel, aklıyla batıda, gönlüyle doğuda olan bir düşünürdür. Anadolu insanını en iyi tanıyan biridir. Başkaları, Anadolu’yu kör, cahil, uyuşuk insanlar diyarı olarak görürken, bu amaçla Anadolu’yu irşat edecek münevverler ararken o Köy Enstitülerini kurarak aklı selimin timsali olmuştur.” Diye anlatıyordu Yücel’i.
Hasan Ali YÜCEL’in bakanlığı döneminde; Dünya klasiklerinden 495 eser tercüme edildi. İlk kez Kız ve Erkek Sanat Enstitüleri, Yapı Enstitüsü kuruldu. Üniversite Yasası çıkarıldı. Ankara’da Tıp ve Fen Fakültesi, İzmir’de Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu, Mühendis Okulu, Teknik Üniversite açıldı. Tiyatro ve Opera onun zamanında kuruldu. Öğretmenlerin maaşları Özel İdareden alındı. Devlet Bütçesinden ödenmeye başladı.
Hasan Ali Yücel, 1945 yılında UNESCO kurucu üyesi, 1958 yılında UNESCO milli Komisyonu Genel Kurul Üyesi oldu. Ne yazık ki, 1946’da Cumhuriyet Halk Partisi gerici takımın eline geçince Yücel, kabine dışında kaldı.  Köy Enstitüleri çamur atılarak kapatıldı. 27 Mayıs 1960 devriminden sonra, Milli Eğitimi yeniden düzenlemek için kurulan komisyonun üyeliğine getirildi. Burada, eğitimde gidilecek yolun Köy Enstitüleri yolu olduğunu yineledi.
Köy Enstitüleri’nin kapatılışının acısını yarım asırdan beri çekiyoruz. Bu acıyı daha da artarak çekeceğimiz, bugünkü uygulamalardan belli oluyor. Bugün Milli Eğitim Bakanı’nın uygulamalarıyla “din eksenine oturtulan, laiklik ve bilimden uzaklaşan bir eğitim, ÇEDES projesi” ülkeyi ne yazık ki Cumhuriyet öncesi sancılı döneme hızla götürüyor.    
 “Türk vatanının dağlarında, bayırlarında, hatta en ücra yerlerinde kendi kendine açıp solan kır çiçeği bırakmayacağız. Aydınlar mı halka inecek, halk mı aydınlara yükselecek gibi kısır tartışmaları bırakıp; köyü kentten, başı bedenden, ilkokulu üniversiteden ayırmayan bir görüşle, yüz yıllardır birikmiş bir karanlığı, hep birlikte dağıtmanın yollarını aramalı, bulunmuş yollara dökülmeliyiz” diyen Cumhuriyet Eğitim Devrimi’nin Milli Eğitim Bakanı, katıksız Atatürkçü, yurtsever insan Hasan Ali YÜCEL’İ sonsuz yolculuğunun 62. Yıldönümünde saygı ile anıyor, yaktığı aydınlanma ışığını söndürmeyeceğimize söz veriyoruz” ifadelerine yer verildi.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum