Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

İlker Başbuğ: "Gençlerimize güveniyorum"

İlker Başbuğ: “Gençlerimize güveniyorum”

İlker Başbuğ: "Gençlerimize güveniyorum"
19 Ocak 2017 - 10:01

26’ıncı Genel Kurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Biga Atatürk Kültür Merkezi’nde Bigalılar ile buluştu. Biga Belediyesi’nin kültür ve sanat günleri kapsamında saat 14:00’te başlayan söyleşide konuşan Başbuğ; “Ben gittiğim üniversitelerde gençlerle karşılaşıp iletişime geçme fırsatı elde ettikten sonra o üniversitelerden ayrılırken umutlarım daha çok yükselerek artıyor. Bunu çok samimi olarak söylüyorum. Şöyle bir yanılgı var; sanki üniversite gençliği ülke sorunlarına fazla duyarlı değil, bu yanıltıcı bana göre.  O gençler inanın ülke sorunlarına duyarlılar, bilgi sahibiler. Dolayısıyla bu gençler geleceğimiz bir noktada. Ben onlara güveniyorum” ifadelerini kullandı.

26’ncı Genel Kurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ özetle şöyle konuştu:

Bize ne tavsiye edersiniz diyorlar. Ben de onlara prensip insanı olun diyorum. Bu çok önemli. Mustafa Kemal’i ölümsüz kılan temel nitelik de bu, prensipleri olması. İnsanların prensipleri oluşuyor. Önemli olan kazandığımız bu prensiplere hayatınızın son anına kadar sadık olmanız gerekiyor. Prensipler kutsaldır, değişemez. Kurallar değişebilir, insanın düşünce yapısında da değişiklikler olabilir. Ama prensiplerimize sıkı sıkıya bağlı olmalıyız. Günün şartlarına göre hareket edenler ise popülist davranıyorlardır. Siyasette de özellikle popülist yaklaşımları görüyoruz. Popülist yaklaşımlar kısa vadelidir. Önemli olan uzun vadeli yaklaşımlardır. Bu prensiplerden gerekirse seçim kaybetmek pahasına vazgeçmemek lazım. Atatürk’ün temel prensibi de bağımsızlıktır.

“Özeleştiri yapmalıyız”

Bir  konuya bakarken sadece tek bir dünya bakışından bakmayalım. Farklı bakış açılarına baktıktan sonra doğru yolu siz bulun. Bugün için toplumumuza bu açıdan bakarsak; bir bakıyoruz, insanlar sadece ve sadece kendi dünya görüşüne ve kendi simgelerine paralel olanlara bakıyorlar. Diğer görüşü hiç görmüyorlar. Hep söylüyoruz, ülke olarak maalesef her konuda bölünmüşlük var. Neredeyse toplumsal olarak ortak olduğumuz konular bulmakta zorlanabiliriz. Dolayısıyla iki taraf karşı görüşlere nasıl bakıyor, empati kurabiliyor mu? Yoksa sadece tek bir görüşte mi ısrar ediyor? Bu iyi değil. Bu bölünmüşlük bir ülke için hiç iyi değil. O zaman toplumun her iki kesiminin de hatası var. Tek bir tarafı suçlayamayız. İlk önce özeleştiri yapmalıyız. Ben ne yaptım, sorusunu sorabilmeliyiz. Biz şuanda özeleştiri de yapmıyoruz. Sadece tek taraflı suçlama yapıyoruz.

“İslam dininin bilime karşı olduğunu söylemek, sahtekarlıktır”

Mustafa Kemal’in hayatı boyunca en vazgeçilmez özelliği ise akıl ve bilimi esas alması. Yol gösterici ilim ve bilimdir. Akla ve bilime aykırı bir şeye evet diyorsanız, bu prensibinize tam bağlı değilsiniz demektir. Ne demişti; Ben manevi miras olarak hiçbir doğma, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilimdir, bilimdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gitmek istiyorsanız, ilmin ve bilimin rehberliğinden asla vazgeçemezsiniz. İlmi ve bilimi rehber edinmek, Anayasa’da laiklik prensibinin ana kısmını oluşturuyor. Bunları zamanında iyi anlatamadığımız için, ilimi ve bilimi rehber edinme konusu ile ilgili bazıları; “İlmi ve bilimi rehber edinme, laiklik dinsizliktir” diyorlar. Bunu söyleyenlere İslam dininin yüce  kitabı Kuran-ı Kerim’de kaç yerde ilim ve bilimin referans verildiğini sormak lazım. Kuran-ı Kerim’in 275 yerinde ‘Düşünmüyor musunuz’ diyor. Sizi düşünmeye zorluyor kutsal kitap. 200 yerde tefekkür etmeye, düşünmeye zorluyor. 670 yerinde Kuran-ı Kerim bilgi ve bilime insanları teşvik ediyor. Dolayısıyla İslam dininin ilme ve bilime karşı olduğunu söylemek yalan ve sahtekarlıktır. İslam dinini inceleyen, en iyi şekilde yorumlayan, Mustafa Kemal kadar okuyan bir başka biri olduğunu sanmıyorum. İslam dini ile ilgili okuduğu yüzlerce kitap var. Allah akıl vermiş. Bazıları doğru yolu bulabiliyor, bazıları bulamıyor. Laiklik konusu önemli bir konu. Biz laiklik konusunu anlatabiliyor muyuz, burada sıkıntılar var. Bazı dönemlerde bu konuda yapılmış yanlışlar da var.  Sonuç İslam dininin siyasi hesaplara alet edilmesi ortaya çıkıyor. Bu yüce dine yapılabilecek en büyük zarar, bu dinin siyasi amaçlara, kişisel menfaatlere alet edilmesidir.

“Maddi çıkarlar her şeyin önünde”

21’inci yüzyılın topluma verdiği en büyük zarar; maddi menfaatlerin her şeyin önüne geçmesi. Böyle bir toplum nereye gider. Özellikle 80’ler sonrası dönemde Türkiye’de maddi menfaatlerin her şeyin önüne geçtiğini görüyoruz. Dünyada da aynı durum bu. Bu doğru değil.

“Mustafa Kemal Atatürk’e bakın”

20.yüzyılın en büyük lideri olan Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu prensipleri bugün de halen geçerliliğini koruyor. Eğer herhangi bir sorun ile karşı karşıya iseniz, o sorunu çözmede zorlanıyorsanız, Mustafa Kemal Atatürk'e bakın. Bugün karşı karşıya kaldığımız gerçek, Mustafa Kemal Atatürk'ün bu yüzyılında en büyük lideri olduğunu gösteriyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün ana prensipleri bağımsızlık, gerçekçilik, devrimcilik, laiklik, kişisel menfaatlerden uzak olmasıdır.

“Bugün ülken için ne yaptın”

İnsanın serveti kendi manevi şahsiyetinde olmalıdır. Prensiplerinizden taviz vermezseniz bu sizi yüceltir. Gandhi’nin hayatını okursanız örnek aldığı liderin Mustafa Kemal olduğunu görürsünüz. Ben bugün ne kazandım değil, ben bu ülkeye bugün ne verdim sorusunu düşünmeliyiz. İşte bu vatanseverliktir. Ben bugün ülkeme, devletime, milletime ne yaptım ile ilgilenmeliyiz.

“Çok yönlü bir liderdir”

Çok yönlü bir lider. Asker, devlet adamı, diplomat… Daha başka alanlar da sayabilirsiniz. Bunların hepsi Allah vergisi değil. Bazıları sonradan kazanılan nitelikler. Mustafa Kemal’i bu noktaya getiren araç ise okumak. Ama sorgulayarak okuma. Kütüphanesine baktığınız zaman kitapların hepsi sorgulanarak okunmuş, karşı görüş yazılmış, incelenerek okunmuş. Çankaya’ya gidin, Anıtkabir’e gidin inceleyin. Okumadan, incelemeden insanın kendisini geliştirmesi mümkün değil.

“Ordunun gücü, caydırıcı güçtür”

Ordunuz ne kadar güçlüyse, dış politikada da o kadar güçlü olursunuz. Diplomasiniz de caydırı güçle etkili olur. Yani ordu gücü ile.

YORUMLAR

  • 0 Yorum